Sunday, February 13, 2011

Ofke ve erteleme

Yaşlanma hevesi mi desem yoksa zamanı biraz ileri alma isteği mi bilmiyorum ama, buna benzer şeyler bazen baş gösteriyor gün içinde. Bugünün hoşnutsuzluğundan kaynaklanan gelecekten umut edilenden beslenen. İstem dışıdır bu heves, kendiliğinden gelişir benliğimizde,bizimle yaşar gelişir. Kök salar dallanıp budaklanır. Sanıyorum altında yatan asıl neden maziye duyulan alıngan bir öfke ve bireyin bu öfkeden öteye gidememesi belki de. Alınamamış hınç karşısında hırçınlaşan kişinin çaresizliği trajik bir hal alır zamanla. Çünkü bireyin hayata ve özellikle de içinde bulunduğu zamana mutlak teslimiyetini gerekiren kendiliğinden ortaya çıkan ihtiyaçları ve sorumlulukları oluyor maalesef.Elden ne gelir.

Bu istek yanlış anlaşılmamalı. Ancak şu an ki durumunu umutsuz, içinden çıkılamaz olarak görenler; Şimdiye kadar ki erteledikleri,tutamadığı sözleri, dokunamadığı tenleri ve ya yapmak isteyip yapamadığı aklımıza gelmeyen ne varsa sonraki yıllara birer vaad olarak biriktirir durur günbegün.Ama bu en alasından bir haksızlık değil midir muhterem kişinin kendisine! Bu saçma sapan kendini kandırma yüzünden bugünün üstünü çizip yaşanmamış sayar ve akıp giden zamanın muhasebesini yapmaz olur. Birde üstüne üstlük alacaklı sayar olur kendini hayattan budala! Ama, tam aksine hayat hoyratça tüketilen hergünün intikamını eksiksiz hiç aksatmadan alır. O alırken arkandan güler, sen büyüyen öfkenle senkronize bir şekilde yaşlanırsın.

Zaman zaman kendini tiyatro sahnesi dekoru gibi hissetmişsindir. Dünyanın en gereksiz nefes alan iki ayaklısısındır.Arzu edilen hayat şimdiye kadar biletini bulamadığın sevdiğin konserdi mesela ve birisi de çıkıp "sana da biletim var, gelsene benimle" dememiştir.Gişenin yolunu bile göstermemiştir bilakis.Akışkan,canlı,hayat dolu, hareket halindeki herşey teğet çizgisi olarak en akrobatik salvolarını atıp, dalga geçer gibi kayıp gidiyorlardı önünden.Ama velhasıl-ı kelam;çoğu kişinin hayatında böyle silik dönemler olur.Bu süreç biraz da kendini inkar, taklit ve özenme sürecidir aynı zamanda ve bu dönemden ne kadar çabuk feragat edersen yanına kar sayman lazım. Çünkü tamamiyle zaman israfı.

Belli bir adres gerekmiyor, niye yazdığımı da bilmiyorum. Ama geceleri çeşitli paradokslarıyla boğuşmadan uyuyamayan, nefret tohumlarını düş kırıklıklarıyla sulayan kırılgan tedirgin, özgüven yoksunu, telmaşa bünyeler; aslında uzun sürmüyor içindeki karmaşa kendini kabul etmeye başlayınca. Biryere koyman lazım kendini ve o yeri benimsemen. Aksi takdirde ne senin olan zamanı yaşıyorsun ne de kendini. Yoksa gelmiyor sana kendine ait olan. Bırak değişim kendiliğinden gelsin. Zaten o değişimin kaçınılmaz öğesi oluyorsun ayak diresende. Yıllar önceki hayallerin,önceliklerin bugün aklına bile gelmiyor.

Posted via Blogaway

Posted via Blogaway


Posted via Blogaway

Featured Post

Hermann Hesse, Bozkırkurdu

Düşün dünyasını hayatının merkezine koymuş bir entellektüel, sürekli bu dünyayı önemsemiş ve gereğinden fazla anlam yüklemiştir Harry ve bu...