Hayata alışamamayı bir sorun mu görmeliyiz ya da koskoca bir yolun sonu mudur?Bana kalırsa bu durum yaşanmakta olunan bir nevi melankoli halinin bir ürünüdür aslında.Sıradan varoluşa kişisel, kendi sınırların dahilinde yalnız,sessiz,zayıf -belkide amacına ulaşamamış- bir başkaldırı. Bu noktada sıradanlıkta bir ironiyi vurgulamak gerekir.Sanki tek bir fabrikadan aynı seri numarasıyla üretilmiş yaşamlar,bundan duyulmayan rahatsızlık ve müdahalede bulunmaktaki isteksizlik asıl sıradanlık bence.Bende ki bireyin kendi yaşamına kendisinin biraz anlam katabilme isteği ve eğilimidir sadece.Sıradanlığa karşı değilim oysa.
Hayata alışamamak, bu bağlamda kalabalıklara yabancılaşmanın insanda uyandırdığı his,ruh hali.Etrafında olup bitenleri çok iyi gözlemleyip hiç kimsenin ne salt iyi ne de salt kötü olduğunun iyice farkına varması yabancılaştırır kendisini çevresine.Zihninde berrak bir tablo oluşmaz kişilere dair, şüphecidir. Çelişkileri çoktur ama zıt kavramlar arasında değil, birbirine çok yakın duran kavramların arasındaki çelişkilerdir bunlar.
Sunday, March 14, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Featured Post
Hermann Hesse, Bozkırkurdu
Düşün dünyasını hayatının merkezine koymuş bir entellektüel, sürekli bu dünyayı önemsemiş ve gereğinden fazla anlam yüklemiştir Harry ve bu...
-
Yıl 1971,Ornette'nin artık daha fazla parası vardır ve plastik altosundan kurtulmuştur. Kendini inzivaya çektiği dönem içeri...
-
"Karanlıkta su sesi insanın içindeki ölüm mayasının dilini konuşur." A.H.Tanpınar ... -Tam olarak ne tür bir şeye temellendird...
-
"Har" "Tol" ve "Bazuka" o kadar güzel eserler ki benim gibi kendisine epey sadık bir okuyucu kit...
hayata alışamamak...yaşamak için alışmaya gerek yok, bir bakmışsın günün birinde hiç de alşamadığına bitip gitmiş. suyun akışını izle ve bağışla kendini güne. yapamasam da söylüyorum; alışmak hiç de iyi değildir düşündüğünde.
ReplyDelete